ALTIN İNSAN
- Timur Bedirli
- 2. Juni 2016
- 1 Min. Lesezeit
Hz. Pir, Konya çarşısında dolaşıyormuş. Bir ses duymuş, tok ve derinden. 3/4 ritim içinde. Bir zikir gibi...
Dum, dum, da -dum, dum, da-dum, dum, da.......
Bakmış, altın varakçılar. Alıyorlar bir altın levhayı... Örs üzerine koyuyorlar. Üç kişi, tahta tokmaklarla bu levhayı sıra ile vurarak dövüyorlar.
Giderek öyle inceltiyorlar ki, yaldızlı kağıttan çok daha ince oluyor.Yarı şeffaflaşıyor. Güneşe tutulduğunda, içinden ışığı geçiren yeşil bir zar oluyor.
Saf, şeffaf, dövüle dövüle rafineleşmiş, pırıl pırıl insan.
Başlıyor bu fikir ve bu ritim ile kendi etrafında dönmeye. Birlemeye, yüceliği kavramaya, görmeye...
O günden bu yana, dönerler, dönerler, dönerler, incelirler, saflaşırlar, Güneş içlerinde görünür.
Oldukları gibi görünür, göründükleri gibi olurlar.

Comments